Otobüsten çarşaflı bayanı attılar!

Gezi Direnişi sürecinde sokağa çıkan yüz binlere yönelik kullandığı
Otobüsten çarşaflı bayanı attılar!
2020-08-11 06:40:55   Güncelleme: 2021-09-05 00:13:37    

Recep Tayyip Erdoğan, 'Bunu İnönü söylemiş. Onun söylediğini bilmiyorlar bunlar tabii bana yüklendiler. 'Çapulcu ifadesini niye kullandın?' diye. Ortada sözlük, 'kamu düzenini bozan.' Kim bozuyorsa kamu düzenini bunlar çapulcudur.' dedi.

“Çok enteresan bugün bir pankart gördüm. 1 milyon 200 bin metrekarelik bir alan üzerinde inşa edilecek yaklaşık 3 bin 500 yatak kapasitelibir şehir hastanesinin temel atma törenine gidiyordum. Pankart şu; ‘Yol istemiyoruz orman istiyoruz.’ Böyle bir pankart olur mu ya? Üniversite gençliği bu pankartı açıyor, bunu düşünebiliyor musunuz? Orman isteyenler için ormanlar bol. Gidebilirsiniz ormana. Yol medeniyettir. Yolu olmayanın, suyu olmayanın medeniyeti konuşması mümkün mü? Yol olmasa üniversiteye bile gidemezsin. O yol sayesinde üniversiteye gidiyorsun. Ormansa sizlere ormanlara gönderelim, gidin ormanlarda yaşayın. Hiç olmazsa şehirdeki halkı rahatsız etmeyin. Onlar öyle diyor diye yol yapmaktan vazgeçecek değiliz. Kesinlikle yollarımızı yapmaya devam edeceğiz. Çünkü insanın insana ulaşması için buna ihtiyacımız var. Onlar insanı insana ulaştıran, insanı yaşamla, hayatla iç içe kılan bu tür araçları ortadan kaldıracak kadar nasibi olmayan bir zihniyetin mensupları. 11 yıl boyunca olduğu gibi bundan sonra da bir yandan millet için hizmet üretmeye, bir yandan bizi bu yoldan alıkoymaya çalışanlara karşı mücadele etmeye devam edeceğiz.”

Seramikleri kim kırdı? Vandallar

“Barbarlar tarih boyunca büyük medeniyetleri gelip kökünden kazımışlardır. Nice kütüphanelerdeki alimlerin kitaplarını barbarlar acımasızca yok etmişlerdir. Nice şehirler vardır tarihte. Masal içinde yaşamış gibi şehirler Vandallar tarafından istila edilmiştir, yok edilmiştir. İşte bunu bu son olaylarda da görüyoruz. Nefis bir alt geçit yapılmış, seramikler yapılmış, dayalı döşeli seramikleri bu Vandallar ne yaptı, kırdılar. Bunun anında yenisi yapılabilir ama bir müddet bunları milletin görmesi lazım. Bundan ibret alması lazım. Bu çok önemli. Ama ben hala şunu anlamakta zorlanıyorum, acaba diyorum; vatandaşımız ‘Şunu acaba kim yaptı, bunu acaba hangi Vandallar yaptı’ diye soruyor mu? 30 Mart’ta bu seramikleri, bu şehrin güzelliklerini kırıp dökenlerden bunun hesabını soracağım diyor mu? Bu önemli. Bunları bizim anlatmamız lazım. İşte şimdi İstanbul’da Taksim yayalaştırma projesinin bir etabı bitti. Araçlar bir etapta yerin altına alındılar. Şimdi ‘ama üstte yeşillik yok’ diyorlar. Önceden orada yeşillik var mıydı? Arabalar vardı, eksozu vardı. Şimdi o eksoz kokularından, arabaların gidiş gelişinden sizi kurtarıyoruz, araçları yerin altına alıyoruz. Tamamen yayalaştırma bittiği zamanda da inşallah çevresi gayet güzel bir peyzaj mimarisiyle düzenlenecek. Biz bunların hepsini projeyle planlıyoruz. Yapılacak işler çok. Onlar yıkar, biz yaparız. Yapmak zordur, yıkmaz kolaydır. Yapmak kadar yapılanı muhafaza etmek de zordur. Vandalların karşısında bunu korumak da zordur. Biz her zaman yaptık. Ama böyle bir hedefi olmayanlar da inşa edileni yıkmak için ellerinden geleni yaptılar ve yapıyorlar.”

Bütün mesele teslimiyet

“Bütün mesele nedir? Bütün mesele o sadakattir, o teslimiyettir. Bunu başardığımız anda yol bizim yolumuz. Gün olur tekrar aynı yerlerde aynı görevi yapmak mümkün olur. Bir dönem dahi belediye başkanlığı yapmış bir arkadaşımız, beş yıl içinde çok önemli bir tecrübe edinmiştir, o tecrübe inanın bizim için çok değerlidir. O tecrübe belediye başkanlığının devamı olarak da değerlendirilir. Başka yollarla, başka yöntemlerle de değerlendirilir. Millete hizmet yolunda biz, kırılmak, darılmak, küsmek gibi bir tavrı bugüne kadar tanımadık, Allah'ın izniyle bugünden sonra da yanımıza yaklaştırmayız” diye konuştu.

Karşılaştığımız birçok sorunun temelinde 27 Mayıs var

“Dün, 17 Eylül'de Türkiye tarihini en karanlık günlerinden birinin 52. yıl dönümünü çok büyük buruklukla, çok büyük bir hüzünle ve kalp kırıklığıyla ifa ettik. Bundan 52 yıl önce Türkiye'nin serbest seçimlerle, milletin özgür iradesiyle seçilmiş ilk başbakanını merhum Adnan Menderes ve ondan bir gün önce iki bakanı çok hazin bir şekilde idam edildiler. Birileri bunu sürekli hatırlıyor ve hatırlatıyor olmamızdan, bu acıyı sıcak tutuyor olmamızdan rahatsızlık duyabilir. Bunların kimler olduğunu sizler de bizler de biliyoruz. Ancak 27 Mayıs müdahalesi öyle bir müdahaledir ki etkisi bugünlere kadar devam etmiş, kara gölgesi bugünlere kadar Türkiye'nin üzerinde kalmış bir müdahaledir.11 yıl boyunca yaşadığımız birçok sıkıntının, bugün karşılaştığımız birçok sorunun özellikle temelinde 27 Mayıs müdahalesi vardır. Yassıada süreci vardır. İşte dün 52. yılını dolduran o insanlık dışı idamlar vardır'

CHP her zaman sokak eylemlerinin yanındadır

'Şu anda eline taş alan, eline molotof alan, sokakları yangın yerine çeviren gençler yaptıklarının ilk olduğuna, özgün olduğuna, Türkiye tarihinde bunların ilk kez yaşandığına inanıyorlarsa çok ama çok büyük bir yanılgının içendeler demektir

Gitsinler 27 Mayıs öncesinde sokakların nasıl yangın yerine çevrildiğini okusunlar ya da büyüklerinden dinlesinler. Gitsinler 12 Eylül öncesinde gençlerin nasıl birbirine düşürüldüğünü, sokakların nasıl terörize edildiğini, sonradan bunların nasıl bıçakla kesilir gibi kesildiğini okusunlar, büyüklerinden dinlesinler.

Sokakları yangın yerine çevirmek, üniversiteleri sokağa dökmek, huzuru bozmak, gençleri birbirine düşürmek 27 Mayıs öncesi kullanılan bir metottu. İşe yaramıştır. Sonrasında maalesef 12 Eylül'de de başarıyla sahneye konulmuştur. 27 Mayıs'ı 'devrimci darbe' olarak tanımlayan, 27 Mayıs'a çanak tutan, alkışlayan hatta 27 Mayıs'ı bayram olarak kutlayan Cumhuriyet Halk Partisi de bu tür sokak eylemlerinin her zaman içinde yer almış, her zaman tahrikçisi olmuş bugün de yine yanındadır, arkasındadır, içindedir.

Şunu bilin ki AK Parti yani sizler, işte bu teşkilat, 27 Mayıs ile başlayan kısır döngüyü kırmış 11 yıl boyunca da 27 Mayıs'ın Türkiye üzerindeki gölgesini cesaretle dağıtmıştır. Onbir yıl içinde 27 Mayıs ruhunu, 12 Eylül ve 28 Şubat ruhunu diriltmek için çok kirli senaryolar bu ülkede uygulanmak istendi. Hepsine biz göğüs gerdik. Her senaryoyu boşa çıkardık. Her tuzağı bozduk. Şu anda 27 Mayıs ruhunu yaşatmak, sandığı ve milli iradeyi yok saymak için yazılan senaryoyu, kurulan tuzağı da hamd olsun bozduk.'

“Dur bakalım ya. Şu anda bu milletin verdiği yetki nedir? 'Ben sana Türkiye'yi idare etme yetkisi veriyorum. Yüzde 50 oyla, parlamentoda da yüzde 63 milletvekiliyle bu yetkiyi ben sana verdim' diyor. 'Sen bu yetkiyi kullanacaksın’ diyor. ‘Benim adıma.' Biz yüzde 63'ün dışındaki milletvekillerini yok farz etmiyoruz ki. Eğer yasa çıkartacaksak onlarla beraber çıkartıyoruz. Bu ülkeyi idare ederken de hizmeti sadece AK Partili ailelere, AK Partili belediyelere götürmüyoruz ki Türkiye'nin dört bir yanına götürüyoruz”

Herkesin yaşam tarzı teminatımız altında

“Herkesin yaşam tarzının teminatımız altında olduğunu gösterdik, gösteriyoruz, göstereceğiz. Ama özellikle bu ülkede züllüme uğrayan varsa yaşam tarzı noktasında, benim başörtülü bacılarım olmuştur. En büyük züllümü onlar görmüşlerdir. Onların eğitim öğretim özgürlüğünü kimler engellemişlerdir? Onların kamusal alan da ‘buraya giremezsin’ diye önünü kesenler kimler oldu? Onlar bu ülkenin azınlığı mıydı, çoğunluğumuydu? Nereye koyarsanız koyun, engellendiler. Eğer Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı eşini Çankaya’ya çıkaramıyorsa, Çankaya’ya götüremiyorsa, bakanları eşleriyle beraber Çankaya’ya çıkamıyorsa, eşini Çankaya’ya götüremiyorsa burada bir su kaçığı var demektir. Demokrasi burada yara almış demektir. Temel hak ve özgürlükler burada yara almış demektir. Bunları yaşadı mı bu ülke? Yaşadı. Şimdi böyle bir şey var mı? Yok. Bunlara bakmamız lazım.”

CHP otobüsünden çarşaflı bayanı attılar

“Ama biz bugüne kadar bir başı açık kardeşimize kalkıp da 'sen niye böyle geziyorsun?' demedik…

Ama CHP'ye gidiyorsun otobüsten çarşaflı bayanı attıklarını gördük. Bir taraftan geldi genel başkan rozet taktı, ertesi gün derdest ettiler. Bunları geçen seçimlerde yaşadık. Niye? Dürüst değiller. Sipariş üzere yapıyorlar. 'Acaba böyle yaparsak biraz daha fazla oy gelmez mi?' Ya sizin bu noktada karakteriniz belli”

İnsanımızın bu ülkede özgür yaşayabileceğini biz ispat ettik

“En sonunda arkadaşlara dedim ki 'bir çalışma yapın.' Çalışmayı yaptırdık. Ayrıca tabi Türk Dil Kurumunun sözlüğünde de çapulcunun anlamının ne olduğu zaten açıkça yazıyor; 'Kamu düzenini bozmaya yönelenler' filan diye. Tabi arkadaşlar bundan çok duygulandılar şöyle Millet Kütüphanesi’nde, eski gazeteleri şöyle bir karışırdılar. Çok enteresan, Dersim olaylarında o zamanın Başbakanı, sene 1937 İnönü'nün açıklamaları var. 'Çapulcuları derdest ettik' diyor. Kim o? Hani, bir taraftan öldürüyorlar bir taraftan da alıp götürüyorlar. Şu anda ellerinde hepsinin çıkarılmış, gazete sayfaları ve Tan gazetesinde bunlar çıkmış. Gazetenin sahibi o zaman Ahmet Emin Yalman. Ahmet Emin Yalman'ın da kim olduğunu biliyorsunuz. O da meşhurdur. CHP'nin o da çok önemli bir aktörüdür. Yani adeta CHP'nin yarı resmi yayın organıdır; Tan Gazetesi. Onda yazıyor. Vakti saati geldiğinde inşallah parlamentoda veya bir başka yerde bunları gayet açık net belgeler olarak göstereceğim. Hepsi şu anda elimde hazır. Bunu İnönü söylemiş. Onun söylediğini bilmiyorlar bunlar tabii bana yüklendiler. 'Çapulcu ifadesini niye kullandın?' diye. Ortada sözlük, 'kamu düzenini bozan.' Kim bozuyorsa kamu düzenini bunlar çapulcudur. Kaldı ki Dersim'de normal vatandaşa 'çapulcu' demek suretiyle o insanlar öldürüldü. CHP o günden bugüne özür dilemedi. Bugünkü genel başkanları da hala özür dilemiyor, Dersimli olduğu halde. Fakat ben Türkiye Cumhuriyeti’nin bir başbakanı olarak bizim bu işte taksiratımız olmadığı halde kalktık biz özür diledik, bunu söyledik. İnsanımızın kendi değerleriyle, kendi diniyle, kendi inancıyla, kültürüyle var olabileceğini, boynunu yere eğmeden, kendini dışlanmış hissetmeden bu ülkede özgürce yaşayabileceğini biz ispat ettik, teyit ediyoruz, teyit edeceğiz.'

Alalım hanımları yanımıza, kapı kapı dolaşalım

'Bugüne kadar millete tepeden bakan, millete kibirle bakan, tepeden inmeci, dayatmacı, baskıcı anlayışlar milletin nezdinde asla teveccüh görmedi, göremedi. Benim sizden bir ricam var. Tevazu en büyük zenginliktir. Belediye başkanlarım, hepsi ne olur, bugüne kadar olanlar oldu geride kaldı, mütevazi olalım, sevgi dolu olalım, alalım hanımları yanımıza, hanımlar da beylerini kapı kapı dolaşalım”

Vehaber Menu