Çocuk yaşta yıllarca tecavüze uğrayan Leyla: Bu önerge ölümdür!

'Bir kızın tecavüzcüsüyle evlenmesi ölümdür, ya kendini öldürür ya onu…'
Çocuk yaşta yıllarca tecavüze uğrayan Leyla: Bu önerge ölümdür!
2020-08-11 06:40:55   Güncelleme: 2021-09-05 00:13:37    

8 yaşındayken amcasının tecavüzüne uğrayan 19 yaşındaki Leyla, Türk Ceza Kanunu'nda (TCK), cinsel istismar suçunda mağdur ile failin evlenmesi halinde fail hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması veya cezanın ertelenmesine imkan veren düzenlemeye tepki gösterdi. "Ben ilk kez 8 yaşımda o amcamın tacizine maruz kaldım. İlerleyen yıllarda bu taciz, tecavüz olarak devam etti. Beni seviyor sanıyordum. Çünkü amca diyordum, babamı nasıl görüyorsam onu da öyle görüyordum" diyen Leyla, "Yurttaki ilk izin günümde onu bulmak için yola çıktım, onu öldürmek için. Neyse ki yapamadım. Bir kızın tecavüzcüsüyle evlenmesi ölümdür, ya kendini öldürür ya onu" ifadesini kullandı.

BirGün'den Meltem Yılmaz'a konuşan Leyla'nın açıklamaları şöyle:

Öncelikle seni tanıyabilir miyiz?

Erzurum’un köyünde dünyaya geldim. 8 kardeşiz. Babamın orda bir marketi vardı, annem ise ev hanımıydı. Normal bir köy hayatı sürüyorduk, ya da biz öyle sanıyorduk.

Neden?

Bizim evimiz yakın akrabalarımızla iç içeydi. İki amcam vardı, küçük olanı üniversiteye gidiyordu. Ben ilk kez 8 yaşımda o amcamın tacizine maruz kaldım. İlerleyen yıllarda bu taciz, tecavüz olarak devam etti. Beni seviyor sanıyordum. Çünkü amca diyordum, babamı nasıl görüyorsam onu da öyle görüyordum. Ama zaman geçtikçe bunun normal bir sevgi olmadığını ayırt etmeye başladım. 12 yaşıma geldiğimde tecavüze uğradığımı anlamıştım. Ve onu, her şeyi dedeme anlatmakla tehdit ettim. Meğer ablam da aynı şeyi yaşıyormuş o dönem.

Yaşadığının tecavüz olduğunu anladığında ne yaptın?

Yavaş yavaş okuldan ayağımı kestim çünkü sanki okuldaki herkes ne yaşadığımı biliyor gibi geliyordu bana. Arkadaşlarım “Neyin var” diyorlardı, onlardan kaçıyordum. Tüm gün kapalı bir yerde tek başıma oturmak istiyordum. Arkadaşlarım beni oyuna çağırdığında eziyet gibi geliyordu. Kıyafetlerime aşırı dikkat etmeye başladım, sanki ben dar bir kıyafet giyersem herkes anlayacakmış gibi geliyordu. Sonunda rehber öğretmen bana, “biraz konuşabilir miyiz” dediğinde çığlık attığımı hatırlıyorum. Hatta babam bu yüzden rehber öğretmenden şüphelendi, beni sorguya çekti.

 

Neden ailene anlatmadın?

Aileme anlatamadım çünkü korktum. Suçlu hissettim kendimi. Giydiğim kıyafetlerden mi böyle oldu, etek giydim diye mi, farkında olmadan yaşadığım şeye yol açacak bir şey mi yaptım diye kendimi suçlu hissediyordum.

Fiziksel ağrıların oluyor muydu?

Vardı, çok fazla karnım ve belim ağrıyordu. Bunu anneme söylemiştim. O da bana “ergenliğe gireceksin, regl olacaksın” demişti. Benim de bir şeyler vardı kafamda, amcam beni sevdi, o canımı yaktı diye düşünüyordum ama annemin de söylediği mantıklı geliyordu. Ara ara anneme anlatmayı denedim, “Anne sana bir şey söyleyeceğim” deyip susardım. Onu söylemek bana ölüm gibi geliyordu çünkü. Bunu bir tek ben yaşadım sanıyordum, nerden bilebilirdim ki birçok kız yaşıyormuş aynı şeyleri. Sonunda dayanamadım, cesaretimi toplayıp evden kaçtım, 14 yaşımda.

Nereye gittin?

Gidemedim. Daha Erzurum’un girişinde polis yakaladı beni. Bayan bir polis vardı, o anladı benim ne yaşadığımı ve beni aileme vermedi. Beni Erzurum’daki kız yetiştirme yurduna gönderdiler. O yurtta 4 ay kaldım. Ama o 4 ay içerisinde o kadar kötü şey gördüm ki… 3. Kattan kendini atan, kolunu kesen, yanımda uyuşturucu krizine giren… Bütün problemliler ordaydı, normal tek bir insan yoktu. Bir taraf sakinleşirken diğer taraf kriz geçiriyordu, çok korkuyordum. Sırf bana zarar vermesinler diye saçlarımı bile kesmiştim, güzel bir kız gibi görünmek istemiyordum çünkü. Her gece ağlıyor ve intiharı düşünüyordum.

Yurttaki kadınlar en çok ne gibi sebeplerden dolayı ordaydı?

Genelde tecavüze uğramışlar ve aileleri bu gerçeği kabul etmek istememiş. Kimisinin abisi, kimisinin eniştesi…

Yaşadıklarını yurttaki psikoloğa anlattın mı?

İlk kez orada anlattım hikâyemi. Bayılmışım anlatırken. Psikolog da babama anlatmış ama babam kabul etmek istememiş. “Benim kardeşim öyle bir şey yapmaz” demiş. “Kızımı istiyorum, eve dönsün” demiş. Ama o eve dönmem mümkün değildi, devlet de izin vermezdi. Diğer yandan yurt hayatına da dayanamıyordum. Sonunda babam benimle yüz yüze görüştü ve “Eve gel” diye ağladı. Kabul etmedim. “Öyleyse halanda kal” dedi. Olabilir dedim. Bunun üzerine dilekçe yazmış, bir ay sonra sonuç geldi ve İstanbul’a halama gitmeme karar verildi.

İstanbul’da hayatın düzeldi mi?

Hayır, halam sürekli o olayı yüzüme vuruyor, “Sen böyle bir iftirayı nasıl atarsın” diyordu. Ve halam bir süre sonra bana “Evleneceksin” dedi. Daha 14 yaşımdaydım. Tek bir soru sordum, “Babam evet dedi mi” diye. Halam da, babamın da evlenmemi istediğini söyledi. O an benim için her şey bitti ve başka çarem olmadığını hissedip kabul ettim.

Nasıl bir evlilikti bu?

Halama bir çocuk geldi, 24 yaşındaydı. Ona, benim aslında 16 yaşında olduğumu ama kimlikte yaşımın küçük yazdırıldığını söylemişler. Çocuk beni görür görmez “çok güzelsin” dedi ve bu çok hoşuma gitti. İyi bir insan olduğunu hissettim. Ve birkaç gün içerisinde yüzük takıp bizi imam nikâhıyla evlendirdiler. Ama evliliğin ne demek olduğunu bilmiyordum.

Öğrenmek sana ne hissettirdi?

İlk gecemizde, bana dokunduğunda çığlık attım, direndim ama bana zorla sahip oldu. Bittikten sonraysa her şeyi anlamıştı. “Sen kız değilsin, seni başıma attılar, git buradan” dedi. Gidemem dedim, gidecek hiçbir yerim, hiç kimsem yoktu çünkü. Düşünsene, ailen var ama yok, evlisin ama değilsin, çocuksun ama değilsin. Bunun üzerine o, evden çıkıp gitti, 20 gün gelmedi, annesiyle kaldık o süreçte. Sonunda tekrar geldiğinde ağlıyordu ve “kandırıldım” diyordu. Bu kadar aşağılanmaya dayanamadım ve o evden çıkıp gittim. Gecenin 1’inde sokakta parasız ve telefonsuz bir süre yürüdükten sonra kaldırım kenarına oturdum. Yerde gözüme bir gazoz şişesi çarptı. Şişeyi kırıp bileklerimi kestiğimi hatırlıyorum en son.

Sonra…

Sesler duydum, “Yapma kızım ne yapıyorsun” diye. Bir adam bir hırkayı kollarıma bastırıyordu. Beni hastaneye götürdü. Hastaneye polis ifade almaya geldiğinde onlara her şeyi anlattım, yaşadığım her şeyi. Ama kimse bana umut vermiyordu, sadece ilaç verip, sürekli bir yerlere gönderiyorlardı. Ve beni yeniden, bu defa İstanbul’da bir yurda gönderdiler. Zaten eşyam yoktu, ayakkabılarımı giyip çıktım. Gittiğim bu yeni yurt da berbattı ama ben sabredip 3 buçuk yıl boyunca orada kaldım.

Şiddet gördün mü?

Şiddet uygulasalar daha iyiydi. “Sen iyi olsaydın da buraya düşmeseydin” tavrı vardı hep.

Ailenle görüşmedin mi hiç bu süreçte?

Bir çocuğun her şeyi anne babasıdır bana göre, doktoru da, öğretmeni de… Aile, çocuğuna arada bir, sıkıntın var mı, bir şeye ihtiyacın var mı diye sormalı. O zaman çocuk aileye her şeyi anlatır. Ama benim ailem hep başkalarının etkisinde kalan insanlardı, beni anlamak istemediler. Hadi cahillerdi ama duygu da yok muydu? Ben ailemle ilgili bunu bir türlü anlayamadım. Çok üzülüyordum ama görüşmüyordum. Zaten psikoloğum da ailemle görüşmemi yasaklamıştı.

İlerde bir kızın olsun ister misin?

Ben aynanın karşısına geçip kendimle çok yüzleşirim. Kendimi kişilere ayırdım, bütün Leylalar birbiriyle konuşuyor. Genelde olumsuz düşünceler öne çıkıyor, ama bazen, ufak bir ışık da olsa, geleceğe dair umudum oluyor. Öyle anlarda bir kızım olmasını çok istiyorum. ama sonra hemen vazgeçiyorum, çünkü çok korkuyorum o da benimle aynı şeyleri yaşar diye.

Tecavüze uğrayan kız çocuklarının tecavüzcüyle evlendirilmesine dair önerge gündeme geldi. Sen ne düşünüyorsun?

Ben, bana tecavüz eden öz amcamı öldürmek istedim. Yurttaki ilk izin günümde onu bulmak için yola çıktım, onu öldürmek için. Neyse ki yapamadım. Bir kızın tecavüzcüsüyle evlenmesi ölümdür, ya kendini öldürür ya onu…

Foto Galeri Videolar Son Dakika Haberler Video Kategori Foto Kategori Vehaber İletişim Künye Şikayet Menü