Ya intihar edecektim ya sahneye çıkacaktım!
Ünlü oyuncu Yunus Günce, Habertürk'e konuştu.
2020-08-11 06:40:55 Güncelleme: 2021-09-05 00:13:37
İşte o röportaj;
Kafamda Böcekler Var/3D adlı tek kişilik gösterisiyle geçtiğimiz sezondan beri BO Sahnede seyirciyle buluşuyor Yunus Günçe. Akıllı insanlar için yapılmış olduğunu söylediği bu gösteride kendi hayatından hareketle, benim bu ülkede akıllara zarar bulduğum ne varsa çoğundan dem vurarak hem güldürüyor hem de düşündürüyor. Gösterinin kendisi için bir terapi niteliğinde olduğunu, sahnede onarıldığını söylüyor ve ekliyor: İnsanları dokunarak tedavi eden küçük balıklar vardır. Seyirci benim için o şifacı balıklar gibi. Sayelerinde iyileşiyorum. Yunusla bu gösteri ekseninde sektörün ikimizin de canını çok yakan gerçeklerini konuştuk. Kafamda Böcekler Var/3Dyi 24 ve 27 Eylülde BO Sahnede, 24 Ekimde ise İzmir AKMde izleyebileceğinizi hatırlatıyor ve sözü Yunusa bırakıyorum...
Seni yaptığın radyo ve televizyon programlarıyla tanıdık. Şimdilerdeyse Kafamda Böcekler Var/3D adlı gösteriyle sahnedesin. Kafamda Böcekler Varı akıllı insanlar için yapılmış tek kişilik bir gösteri olarak tanımlıyorsun. Bu tanımı açar mısın?
Televizyona çıktığım günden beri kimsenin en iyi arkadaşı olmaya çalışmadım. İnsanlara belki de hiç kimsenin söylemeye cesaret edemediği ama duymalarının gerektiği şeyleri söyleyenlerdİN'e enim. Bu yüzden gerçek samimilerden biriyim. Kafamda Böcekler Var/3D benim için bir yaşam mücadelesi. Sahneye çıkıp komikçilik yapmıyorum. İnsanları güldürmek için birçok metot var. Maalesef ülkemizde biri kullanılıyor. Ben seyircinin yeni bir türe hazır olduğuna ve bunu hak ettiğine inanıyorum. Sahneye beyaz atletle çıkıyorum. Üzerinde kanım var. Bir oyundan önce elimi kesip o tişörte sildim. Kanımla, terimle sahnedeyim. Stand-up aynı zamanda bir yapbozdur. Seyircinin zekâsına güveniyor ve bu yapbozun tüm parçalarını onlara vermiyorum. Bazı yerleri kendileri tamamlasınlar, bu süreçte kendileriyle yüzleşsinler istiyorum.
Sahnede kendi hayatından hareketle bu ülkeye özellikle de ünlüler dünyasına dair çok şey söylüyorsun. Çoğu güldürmekten öte insanı kara kara düşündüren şeyler...
İnsanların hayatlarına perspektif katmaya çalışıyorum. Gerçek samimiyete alışık olmayanlara çok sert geliyor. Bir keresinde bir kadın Çok samimi diyerek salonu terk etti. Bugüne kadar taşıdığım kitleye sadığım, onların bana duyduğu sadakati bir beyaz cipe değiştirmem. Televizyondaki gibi sahnede de her şeyi bütün çıplaklığıyla anlatıyorum. İçme suyu alacak paramın olmadığı dönemden bahsediyorum mesela. Yoğun duygu geçişleri yaşanıyor. Gülmekten koltuktan düşen bir adamın ben bunu anlattıktan sonra gözünden yaş gelebiliyor. İnsanlar bir kez ünlü olanın milletvekili gibi ömür boyu devletten maaş aldığını sanıyor ama değil! 5-6 yıl işsiz kaldım, ağır bir süreçten geçtim. Çok kalitelisin deyip televizyonda program yaptırmadılar bana.
Bahsettiğin süreci kendine zarar vermeden atlatmak zor. Nasıl başardın bunu?
Ya intihar edecektim ya sahneye çıkacaktım. Sokakta herkes Niye televizyon programı yapmıyorsun? diye soruyordu. Bir yerden sonra canın yanıyor, Türk televizyonlarında nasıl program yapmadığımı anlayamıyor ve anlatamıyorsun. İşi şakaya vurmaya başladım. Mahmut Tuncerin talk show yaptığı bir ülkede ben yapamıyorsam bunun için ağlayamam. Mevzunun benim dışımda geliştiğini biliyorum. Sahnede çok mutluyum. Başlangıçta Cem Yılmazın stand-up yaptığı bir ülkede bu işi yapmaya utanmıyor musun? gibi bir algı vardı. Zamanla o kırıldı. Hiç seyircinin gelmediği zamanlar oldu. Şimdi salon doluyor ve gelenler Bu kadarını beklemiyordum diyor. Rock star mısın, stand-upçı mı anlamadık diyenler oluyor.
'YAKIŞIKLI OLMAMAYI TERCİH ETTİM'
Sana Rock star mısın, standupçı mı anlamadık dediklerini söyledin. Tipinden dolayı mı söylüyorlar? Komik olmayı tercih etmek, başka her şeyi bırakmak gibi algılanıyor. Aslında öyle değil. Six packi olan bir stand-upçı da olabilir. Spor benim hobim. İçim kadar dışımı da kuvvetlendirmeye çalışıyorum. İnsanlar beni komik adam olarak tanımadılar. Hayatlarına öyle girseydim işim daha kolay olurdu. Bir yandan da yakışıklı olmamayı tercih ettim. Çünkü bizim ülkemizde yakışıklı adamlar konuşmaz, sadece dururlar. Ben bir televizyon karakteri olmak istemiyorum. Televizyonda da sahnede de karakterli olmaya çalışıyorum.
'CEM'İN BAŞKA GEZEGENDEN GELMEDİĞİ ANLAŞILDI'
Cem Yılmazın stand-up yaptığı bir ülkede bu işi yapmaya utanmıyor musun? cümlesi çok ağır gelmedi mi sana?
Böyle söylediler çünkü yeniliğe açık değiliz. Cem Yılmazı çok beğeniyorum. Kendisi benim için son 20 yılın Türkiyedeki en başarılı insanıdır. Belki Tarkan zorlar onu. Ama özellikle Gezi sürecinde, Cem Yılmazın bir yaratık olmadığı, başka bir gezegenden gelmediği ya da mizahı başka bir gezegenden getirmediği anlaşıldı. Evlerinde oturdukları için tanımadığımız, bilmediğimiz insanlar Gezi döneminde Twitterda mizahın kralını yaptı, hâlâ da yapıyorlar. Demek ki o mertebeye ulaşmak çok da zor değil. Cem Yılmazı başarılı bulurum ama putlaştırmam, onun yanında kendimi eksik hissetmem. O da bunu istemez. Eğlendiren insanlar arasında böyle savaşlar olmaz. Keşke daha çok stand-upçı çıksa, daha çok kadın standupçı olsa. Gülse Birsel niye sahneye çıkmaz, Demet Akbağ neden stand-up yapmaz? Ayşe Erbulak yaptı, niye devamını getirmiyor? Bunları da sormak lazım. Ben yurtdışına da açılmak istiyorum, ileri derecede İngilizce biliyorum ve İngilizce stand-up üzerine çalışıyorum. Kendine karşı çok gaddar biri olarak işimi iyi yaptığımı düşünüyorum ve seyirciden destek istiyorum. Zaten kendime inanmasam o sahneye hiç çıkmazdım.
BİZDE TOPLUMA GERİ VERME DİYE BİR NOSYON YOK'
Kalitelisin denerek iş alamadığını söyledin. Bir de Halk bunu istiyor klişesi var. Sahnede halkla iç içesin. Gerçekte istedikleri kendilerine sunulan mı?
Halk bunu istiyor bizi mahveden önermelerden. Gerçekliğine inanmıyorum. Gerçek olsaydı İşler Güçler ya da Leyla ile Mecnun izlenir miydi? Bu halk, televizyon tek kanallıyken Vanda da, Nişantaşında da, Bayburtta da Mavi Ayı ve Alfi seyretmiyor muydu? Halkı, prodüksiyonu ve maliyeti ucuza getirmek için küçümsüyorlar. Vergi vermeyi lütuf zanneden tuhaf bir Türk ünlüsü var. Bizde halka geri vermek diye bir nosyon yok. İnsanlara Bana sevgini, duanı, vaktini ver deyip karşılığında hiçbir şey vermiyorlar. Kimsenin ülkeyi kendisiyle birlikte geliştirmek gibi bir kaygısı yok. 15 yıldır herkes aynı şarkıları söylüyor. Bu ülkeyi gerçekten seven çok az insan var.