İşte o yazı;
İstanbul Üniversitesi yönetiminin haberimizden rahatsızlık duyduğunu biliyoruz.İstanbul Üniversitesi rektörünün Twitter adresinde retweetlediği yazı beklediğimiz türden açıklamalardı. Ancak belirtmek isteriz ki hangi koşullarda deney yapıldığı hayvanlara işkence yapıldığı gerçeğini örtbas etmiyor, hangi koşullarda yapılırsa yapılsın herhangi bir canlının kendi rızası olmadan onun üzerinde test, deney yapmak tacizdir, işkencedir ve bu yasaklanmalıdır.
Twitter adresinizde retweetlediğiniz savunmada altını çizdiğimiz ve yazan kişinin ne kadar türcü olduğunu sergilemekten bir adım öteye geçemeyen maddeleri buraya yazalım.
1-Kediler ve köpekler üzerinde deney yapmıyoruz, fare ve sıçanlar üzerinde deney yapıyoruz. (Sanıyorum ki yazan şahıs, fare ve sıçanları, canlı olarak görmüyor, yani burada aslında ne kadar türcü olduğunu sergilemiş bulunuyor)
2-Tek yapan üniversite biz değiliz, bir sürü üniversite yapıyor. ( Herkes cinayet işliyorsa biz de işleyelim, bilim üreten insanlardan çok mantıklı açıklamalar)
3-Bizim kursumuz Hayvan Deneyleri Merkezi Etik Kurulu (HADMEK) tarafından kuruldu. (Yani biz etik işkence yapıyoruz, deneye kurul murul girince meşrulaşır)
Her yıl binlerce hayvan deneylerde sakat kalıyor, binlercesi acı çekerek yaşamını yitiriyor. Üstelik verdiğiniz eğitimde ölecek duruma gelmiş hayvanlara nasıl ötanazi yapılacağı bilgisi de 2006 tarihli Hürriyet Gazetesinde Deney hayvanlarına iyi davranma kursu başlığı altında verilmiş. Acaba bu hayvanlar neden ölecek duruma geliyor?
Bu haberde iyi davranma adı altında hayvanların bir tanesininin kutuya kapatıldığı da yazıyor. Biz buna tecrit diyoruz.
İstanbul Üniversitesi rektörü hayvanlardan özür dilemelidir, İstanbul Üniversitesi yönetimini hayvan deneylerine, deney adı altında eziyete, bu etik işkenceye son vermeye çağırıyoruz.
Erdal Ergüler
erdalerguler@vehaber.org
