Kalın: Türkiye aynı anda 3 terör örgütüyle mücadele eden tek NATO üyesi

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, 'Görüş ayrılıkları ABD'ni yanlış tercihleri sonucunda bu noktaya geldi. Türkiye gibi bir ülkeye yaptırım diliyle konuşursanız siz kaybedersiniz' dedi.
Kalın: Türkiye aynı anda 3 terör örgütüyle mücadele eden tek NATO üyesi
2020-11-22 02:40:10   Güncelleme: 2020-11-22 02:40:10    

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, NTV'de katıldığı canlı yayın programında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Kalın'ın açıklamalarından satır başları şöyle:

  • En zecri tedbirleri bile uygulasanız insanlar buna uymazsa bilinçli bir şekilde bu tedbirleri hayata geçirmezlerse önleyici tedbirler almazlarsa en katı tedbirleri bile uygulasanız netice almanız zorlaşır. O yüzden vatandaşın bu konuda bilinç sahibi olması son derece önemli. Her gün Sağlık Bakanımız da Cumhurbaşkanımız da söylüyor. Lütfen zaruret ve mutlak ihtiyaç olmadıkça kalabalık ortamlara girmeyin, dışarı çıkmayın, kapalı ortamlarda bulunmayın. Çünkü belli ki virüs mutasyona uğruyor, farklı şekillerde bulaşmaya devam ediyor. Tehlike geçmiş değil, tam tersine hele şu grip nezle döneminde daha da artmış durumda.
  • Vatandaşın bu konuda bilinç sahibi olması çok önemli. Avrupa'ya, Amerika'ya, Hindistan'a, Brezilya'ya, Meksika'ya bakın. Maalesef buralarda durum gerçekten çok çok kötü. Birçok Avrupa ülkesi tekrar bir kapanma dönemine girdi. Dün Brüksel'deydim. Sokakta hayat adeta durmuş gibi. Çünkü orada da vaka sayıları çok arttı. Birçok Avrupa ülkesinde de bu tedbirler uygulanıyor. Amerika'daki durum gerçekten kötü. Günlük vaka sayısı 120 bin ila 150 bin arası seyrediyor. Bütün bunlara baktığınız zaman virüs ve salgın hız kaybetmiyor. O yüzden tabi bu tedbirler sürecin akışına göre gözden geçirilecek. Farklı tedbirler gene gündeme gelebilir. 
  • Vatandaşlarımızın bu tedbirlere titizlikle uysunlar. Rehavete ve paniğe kapılmadan bu tedbirleri uygulayalım. Tedbirlere uymak hasta olmaktan, hastanede yatmaktan çok daha iyidir. Bunun şakası yok. Yaş grubu ve cinsiyet sınırlaması da yok. Bölgesel sınırlama da yok. 'Kentte yayılıyor, kırsalda yayılmıyor.' diye bir şey de yok. Açık havada bile bulaşabiliyor.
  • (Daha kapsamlı bir kapanmaya nasıl bakılıyor? sorusuna) Bu hafta açıklanan tedbirlerin seyrine bakacağız. Bunlar yıl sonuna kadar ilan edildi. Hafta sonu belli saatlerde sokağa çıkma sınırlaması getirilmesi, okullarda uzaktan eğitime devam edilmesi ve diğer bütün tedbirler. Bunların akışına bakacağız. Sağlık Bakanlığı tarafından bunlar günlük raporlanıyor. Gidişata göre bu tedbirler arttırılabilir, hafifletilebilir, daha ağırlaştırılabilir, süresi uzatılabilir. Bu tamamen bizle ilgili. 'Biz' derken bütün toplumu kastediyorum. Vatandaşlar olarak bu konuda sorumluluk almamızla ilgili bir durum.
  • Aşı çalışmalarında da çok aceleci olmamız lazım. İnşallah bunlar başarılı neticeler verecek. Aşının salgını tamamen durdurması için zamana ihtiyaç var.

Ekonomi ve hukukta reform hazırlığı

  • Değişime adapte olmak zorundayız, yeni kanunlar yapmayız. AB perspektifi hala önemli, kaybedilmiş değil. Vatandaşlarımızın demokratik hak ve özgürlüklerini yükseltecek yeni kanunlar yapılacak. 
  • 11 Eylül'den sonra ABD'nin aldığı önlemleri hatırlayın. Her demokratik ülkenin gözetmesi gereken bir denge bu. Özgürlük-güvenlik dengesini sağlamak gerekiyor. Farklı düşünmenin ahlakını koruyarak yapmalıyız.

Arınç'ın Kavala ve Demirtaş çıkışı

  • Cumhurbaşkanımız adına sözcü gibi konuşmuyorlar. Fikirlerini söylüyorlar, fikirlerini Cumhurbaşkanımıza da söylüyorlar. Cumhurbaşkanımız bir konuyu birçok kişiden dinler. Bunların hepsi birebir Cumhurbaşkanımızın adına yapılmış açıklamalar dersek hata yaparız. Onlar Cumhurbaşkanı adına bir sözcü gibi konuşmuyorlar. Kendi görüşlerini ifade ediyorlar. Bunları Cumhurbaşkanımıza da ifade ediyorlar. Meseleyi sadece bu iki kişiye indirgemek doğru olmaz. Yargının uhdesinde olan bir konu. Uzun tutukluluk üzerinde konuşulan konular. Cumhurbaşkanımız da bunları Yüksek İstişare Kurulu toplantılarında dinliyor. Ama son tahlilde büyük fotoğraf içerisinde bütün bunların istişareleri yapıldıktan sonra politika haline gelmesi Cumhurbaşkanımızın iradesiyle şekillenen bir şey. Dışarıdan bilmeyenler şöyle düşünüyorlar; 'Bir kişi, tek adam kendi başına karar veriyor.' Biraz bilseler Cumhurbaşkanımızın çalışma tarzını, inanın böyle cümleler kurmaktan sarfınazar ederler. Gerçekten çok dinleyen, istişare eden, not alan bir liderden bahsediyoruz. Adalet Bakanını da dinler, İçişleri Bakanını da dinler, Milli Savunma Bakanını da dinler, Dışişleri Bakanını da dinler, danışmanını da dinler ilgili kurumları da dinler. Bir konuya bir kurum ya da şahıs kendi zaviyesinden bakar. Bu kaçınılmaz olarak böyledir. Ama diğer bakış açılarını da dikkate alarak büyük fotoğrafı bir akıl görmezse o zaman hata yaparsınız. Bir yerde güvenlik öne çıkar, bir yerde özgürlük demokrasi denir ama bu sefer ya güvenlik zaafı ortaya çıkar ya demokrasi özgürlük zaafı ortaya çıkar. Bu dengeyi kuracak bir şeyin olması lazım.
  • (Hukukta yapılması beklenen reform hakkında) Cumhurbaşkanımız bunu 'yeni bir atılım dönemi' olarak ifade etti. Türkiye gibi dinamik, dünyaya açık, demokratik bir ülkenin toplumsal, siyasal, ekonomik ihtiyaçları da değişerek dinamik bir süreklilik arz ediyor. Bunlara adapte olmak zorundasınız. Yeni ihtiyaçlar ortaya çıkacaktır. Hukukta içtihat kapısı hiçbir zaman kapanmaz. Bu hukukta temel ilkelerden birisidir. Yeni durumlar, sorunlar ortaya çıkar, yeni içtihatlar yapmanız gerekir. Yani yeni hükümler verirsiniz. Yeni kanunlar yaparsınız, bakış açıları geliştirirsiniz. Burada Türkiye, özgürlük, güvenlik ve demokrasi dengesini oturtarak bu süreci uzun yıllardır yönetti. Bundan sonra da bu kararlıkla buna devam edecek tabii ki. Bizim güvenlik risklerimiz ve ülkemizin, milletimizin, vatandaşlarımızın canına kasteden, milli güvenliğini tehdit eden sorunlar ortadan kalkmış değil. Mücadelemiz devam ediyor. PKK sorunu var, FETÖ'yle DEAŞ'la mücadelemiz devam ediyor. Bu mücadeleyi devam ettirirken demokrasi ve özgürlüklerden taviz vermeden bu dengeyi koruyarak bu mücadelenin sürdürülmesi de büyük önem arz ediyor. Biz bunu da öncelikli olarak kendi vatandaşımızın demokrasi standartlarını yükseltmek için yapıyoruz. Tabii ki AB kriterleri var. AB çıpası yıllarca konuşuldu. Türkiye'deki reform sürecini tetikleyen, diri tutan önemli bir çıpaydı o. Hala önemli, AB perspektifi bütünüyle kaybedilmiş değil. Bugün Cumhurbaşkanımız açıklamalarında da işaret etti. 
  • (Alaaddin Çakıcı'nın Kılıçdaroğlu'nu tehdit etmesi) Savcılık bir soruşturma başlattı. Bir kimsenin başka bir kimseyi böyle tehdit etmesi kabul edilir değil.
  • ('PKK, darbe girişimi ve FETÖ nedeniyle güvenlik ve özgürlük dengesinde sanki güvenlikten yana daha ağır basar bir haldeydi. Yeni dönemde özgürlükler tarafı daha ağır mı basacak?' sorusu) Bu dengeyi korumak önemli. Bu çok hassas bir denge. Çok kolay olmadığını da kabul etmek lazım. 11 Eylül'den sonra Amerika'nın aldığı tedbirleri hatırlayın. '7-7' diye biliniyor 2007 senesinde Londra'da yapılan metro saldırıları. Ondan sonra İngiltere'nin aldığı tedbirleri düşünün. Bugün Fransa birçok şeyden bahsediyor. Dün Fransız Meclisi'nde bir yasa geçti. Çok tartışılıyor, güvenlik güçleriyle ilgili. Bu dengeyi korumak çok kolay bir şey değil ama her demokratik ülkenin mutlaka gözetmesi gereken bir denge. Türkiye de bu dengeyi elbette korumak zorunda. Buna yönelik saldırılar olmadı mı, elbette oldu. Türkiye aynı anda 3 terör örgütüyle mücadele eden tek NATO üyesi. Demokratik ülke olarak da büyük bir mücadele verdi. Bunu yaparken de vatandaşlarımızın can ve mal güvenliği, sınır güvenliğimiz, göç, bütün bu konularla birlikte bunları düşünmek durumundasınız. Ama bunların hiçbirisi özgürlüklerin, demokrasinin kısıtlanması, ortadan kalkması anlamında da gelmiyor. Dengeyi koruyacak adımların atılması hem bizi özgür ve demokratik hem de güven içerisinde kılacak bir dönemi işaret ediyor. Bunun tabii hukuka, siyasete, ekonomiye yansımaları mutlaka olacak. İhtiyaçlara göre yeni bir hamlenin yapılması, yeni bir heyecanla bu süreçlerin yönetilmesi de önem arz ediyor. Burada vatandaşlarımızın bunu sahiplenmesi de önemli. İş çevrelerimizin, STK'larımızın, üniversitelerimizin. Bunu yaparken de demokratik çoğulcu ahlak ve kültür içerisinde yapmak da önemli. Her konuda anlaşacağız diye bir kayıt yok. Farklı görüşler tabii ki olacak. Bunları tartışmanın, müzakere etmenin, ihtilaf etmenin, farklı düşünmenin ahlakını da kültürünü de muhafaza ederek bunu yapmamız lazım.

ABD'de başkan olarak Biden'ın seçilmesi

  • Biden yönetimi halen şekillenmedi, göreceğiz. Türkiye kenara atılabilecek bir ülke değil. PKK ve FETÖ bizim için ulusal güvenlik meselesidir.
  • Patriotları almak için ABD ile 6 yıl müzakere ettik. Blöf yaptığımızı sandılar. Ne zaman Ruslarla imza attık, blöf olmadığını anladılar. S-400 ve F-35 sorunu nesnel gerçeklere dayanmıyor. 

Doğu Akdeniz ve AB'nin yaptırım tehditleri

  • Görüş ayrılıkları ABD'nin yanlış tercihleri sonucunda bu noktaya geldi. Türkiye gibi bir ülkeye yaptırım diliyle konuşursanız siz kaybedersiniz. 
  • Türkiye gibi bir ülkeye karşı, Erdoğan gibi bir lidere karşı bu yaptırım tehdidinin sonuç vermeyeceğini kendileri de biliyorlar. 'Yunanistan'la istikşafi görüşmeler yapmaya hazırız' dedik. Ortak nokta çok fazla uygun iklim inşa edilmeli. AB'nin gündemi tek bir üyenin itirazına indirgenmemeli.
  • Yunanistan'la sorun yaşamak istemiyoruz. Oruç Reis'in o bölgedeki çalışmaları bu ay sonuna kadar devam edecek. Çalışmaları bittikten sonra başka bölgede de çalışabilir.

  • Karabağ'da, Libya'da, Suriye'de bulunmamız AB için iyidir.

  • Ortak çalışma yapabiliriz, ortak arama tarama yapabiliriz. Sorunda diplomasiye alan açan her zaman Türkiye oldu. Yaptırımlar daha çok sorun çıkmasına neden olur. Muhalefetin bu mesajlara destek olması gerekir.

Karabağ krizi

  • Türkiye zaten Azerbaycan'dadır ve olacaktır. Koridorların korunması son derece önemli. Gözlem gücünü bir parçası olarak Türkiye orada olacak. Türkiye ve Azerbaycan orada söz sahibi olacak.