Nur Yerlitaş, Kıvanç Tatlıtuğ'un özel hayatına karıştı! Evlenmemeliydi...

Nur Yerlitaş: ''Yahu bunlar Paris’te mi okudu, orada mı tanıştı, Fransa’da akrabaları falan mı var da orada evlendiler''
Nur Yerlitaş, Kıvanç Tatlıtuğ'un özel hayatına karıştı! Evlenmemeliydi...
2020-08-11 06:40:55   Güncelleme: 2021-09-05 00:13:37    

Nur Yerlitaş, Kıvanç Tatlıtuğ'un özel hayatına karışan açıklamalarda bulundu. Hürriyet yazarı İzzet Çapa'nın, "Nurella Affetmedi" başlığıyla yayımlanan söyleşisinin ilgili bölümü şöyle:

Dört kişilik masamıza bu hafta tek başına hepimize bedel bir ismi dahil ettik; Nur Yerlitaş. Kenan Erçetingöz, Gonca Vuslateri, Seray Sever ve bendenizden oluşan ekibimiz, Nurella’nın varlığıyla iyice şenlendi. Mide kelepçesinden girdik, Nur’un İşte Benim Stilim macerasından çıktık.

Bugünlerde rejim yapmaya üşenen zayıflamak için mide ameliyatına koşuyor... Ne düşünüyorsunuz bu konu hakkında? Mide küçültme operasyonlarını sağlıklı buluyor musunuz?

- Gonca: Yahu her isteyene de yapmıyordur herhalde doktorlar. İlla ki belirli şartlar, kriterler vardır!

Mutlaka vardır tabii ama her yaptıranın da gerçekten son çaresi bu mu Allah aşkına? Haydi diyelim vücut sağlığına kavuştu, peki ya hastaların ruh sağlığı ne hale geliyor?

- Gonca: O konuda bir şey diyemem ama canının çektiğini yiyememek adamın sinirini hoplatır hatta zıvanadan çıkartır...

- Nur: Sorma sorma! Bir de bu operasyon, yaptıranların tipini çok değiştiriyor. Bu yüzden de yakışmıyor be kardeşim! Bir tek kimde iyi durdu biliyor musunuz?

Kimde Nurella Hanım?

- Nur: Ay Nurella oldu değil mi şimdi adım? (Kahkahalar) Hep o Öykü'nün nün başının altından çıktı bunlar! Ne diyordum ben ayol?

Midesini aldırıp zayıflayanlar arasında en beğendiğini söylüyordun...

Nur: Aaa evet evet, en çok Fatih Ürek’e yakıştı. Çocuk hem çok güzel zayıfladı, hem sesi falan da hiç bozulmadı. 

- Kenan: Peki Nur, sen niye mide ameliyatı olmuyorsun?

"Yetişin kızlar, iki erkek benim için kavga ediyor"

Rahmetli babaannem “Dinime küfreden Müslüman olsa derdi”... Seninki de o misal oldu Kenan... Duyan da seni Yunan tanrısı zanneder!

- Kenan: Asıl sen kendine bak İzzet Efendi!

Hatırlatırım burada patavatsız olan ben değil, sensin! Yakıştı mı şimdi sana Nur’a bunu sormak?

- Nur: Ay kızlar yetişin, iki erkek benim için resmen birbirine girdi. (Kahkahalar) 

- Gonca: Benim oyum İzzet’e... O kazanırsa, Kenan Abi bizi iğnelemekten vazgeçer belki. (Kahkahalar)

- Kenan: Yahu Allah aşkına Nur, sen alındın mı ki benim sorumdan, bunlar bu kadar abartıyor?

- Nur: Yok ayol saçmalama! Bana o kadar çok soruyorlar ki aynı soruyu anlatamam... Ama ben ameliyat falan olmam. Allah muhafaza yüzümün bu ifadesi giderse ne yaparım bir düşünsene!

- Kenan: Televizyonda daha güzel görünmek hiç umurunda değil mi yani?

- Nur: İnan meselenin o kısmıyla hiç ilgilenmiyorum! Bu yaştan sonra aynaya bakıp kendimi neden mutsuz göreyim ki? Ayrıca ben gurme bir kadınım beybi... Donansın masalar, tek tek hepsinin tadına bakayım isterim!

- Seray: Peki bu kadar millet manyak mı, koştur koştur bıçak altına yatıyor?

- Nur: Ay ne bileyim ben! 

Sen onların Instagram’daki hallerine bakma. Hepsi palavra! O kadar mutsuzlar ki...

"Hiçbir şişman memnun değildir hayatından"

Güzel ve mutsuz olacağıma, böyle tombul ve hayatla barışık olurum, daha iyi” mi diyorsun?

- Nur: Şişko olacaksın, şişko. (Kahkahalar) Hiç de öyle şeylere takılmıyorum. Ay çok mersi canım ama benim zayıf zamanlarım da oldu genç kızlığımda. Yüz felci geçirdikten sonra aldığım kortizonlardan dolayı böyle şiştim. Yoksa baksana bileklerime, kuğu gibi incecikler maşallah! 

- Seray: Birçok doktor avaz avaz “sakın yaptırmayın” diye bağırırken, bu işin modaya dönüşmesine bir anlam veremiyorum. 

- Gonca: Aynen öyle, bir de çok yeni bir ameliyat bu. Asıl 5-10 sene sonra bakmak lazım ne olacağına... 

- Kenan: Sonuç olarak sen “bu halimden mutluyum” mu diyorsun Nur?

- Nur: Kilolarımla mutluyum desem manyaklık olur! İnan bana hiçbir şişman aslında memnun değildir hayatından. 

"Maalesef programı bıraktığım gibi bulamadım"

Madem tüm masa Nur’la röportaja başladı, pek çok kişinin merak ettiği konuyu sormadan edemeyeceğim. Ne oldu da İşte Benim Stilim’den aniden ayrılıp, sonra tekrar geri geldin?

- Kenan: Aferin İzzet, ilk defa aklı başında bir soru sordun. 

Sırf sen “Aferin” de diye sordum zaten... 

- Seray: Şaka maka ben de merak ediyorum bunun cevabını.

- Kenan: Müsaade edin de anlatsın kadın. Sahi Nur ne oldu? Acun niye kalkıp senin evine geldi?

- Nur: Acun niye benim evime gelsin canım, onunla ilgili bir durum yoktu ki!

- Kenan: Kiminle ilgisi vardı peki?

- Nur: Hiç kimseyle! O dönem öyle olması gerekiyordu. Gitmem gerektiğinde efeler gibi gittim, gelmem gerekince de efeler gibi geri geldim.

Peki programı bıraktığın gibi bulabildin mi?

- Nur: Maalesef hayır... Bu kiloda, yaşta, zekada, espritüellikte bir kadın daha olmadığı için, ayrı kaldığım dönemde kan kaybı yaşandığını ben de fark ettim. 

- Seray: Yokluğun hissedildi gerçekten.

- Nur: Belki çok iddialı olacak ama yerime konulabilecek başka biri yok! Yok ayol, yok işte, bir tane daha Nur Yerlitaş yok! (Kahkahalar)

"Kafamı İvana'ya bıraktım ama masada unutmuş"

Daha iç açıcı konulara geçelim en iyisi... Tüm yollar Bağdat’a, bütün konular da Nur’a çıkıyor!

- Nur: Ayol ne yapmışım ben yine? 

Nurgül Yeşilçay “Nurella kafasından istiyorum” demiş...

- Nur: Ah evet, ben de “Çok istiyorsa satıyorum” diye cevap verdim. Bunun üzerine Öykü de “Mümkün olsa biz alacağız” dedi. Aslında giderken ben o kafayı Ivana’ya bırakmıştım ama döndüğümde bir baktım hâlâ masada duruyor, unutup takmamış bizimki. (Kahkahalar)

- Kenan: Seni sevmeyen var mı Nur?

- Nur: Olmaz olur mu, hem de çok! Neden diye sorarsan, yalanım yok, doğrum da acıtıyor, ondan!

 "Kıvanç evlenmemeliydi"

Geçenlerde yurtdışında evlenen ünlülerden bahsederken adı geçen Kıvanç Tatlıtuğ bu sefer de balayı fotoğraflarıyla gündemde...

- Nur: Yahu bunlar Paris’te mi okudu, orada mı tanıştı, Fransa’da akrabaları falan mı var da orada evlendiler? 

- Kenan: Nur’cuğum biz o konuları çoktan konuştuk... Fotoğraflara gelince, onları bence yabancı basın çekmiş olmalı çünkü imza yoktu üstlerinde.

- Seray: Kıvanç’ı kim tanıyacak orada ya? Olsa olsa aynı otelde kalan bir Türk falan çekmiştir... 

- Nur: Bence Kıvanç daha evlenmemeliydi. Onun milyonlarca sevgilisi var.

- Gonca: Eskidendi o durumlar, artık bütün starlar evleniyor. 

- Nur: 2-3 sene daha bekleyebilirdi. Ama ne oldu biliyor musun, ıssız bir döneme girdi, dizisi tutmadı, popülaritesi eski gücünü yitirdi, o da gidip evlendi. Nooo, ben kabul etmiyorum! 

Bu arada balayı fotoğrafları basına yansıyınca Kıvanç “Ülkemin böyle karışık ve üzücü zamanlarını düşünerek, hem nikahım hem de balayım gündemi meşgul etmesin diye en sessiz şekilde yapmaya ve gidebileceğim en uzak yere gitmeye çalıştım. Benim ve ekran yüzü olmayan eşimin görüntülerini basan magazincilik anlayışını kınıyorum” şeklinde bir açıklama yaptı... 

- Seray: Ee haklı adam... Bari yurtdışında rahat bıraksalardı çocuğu... Ama bir yandan da magazinciler açısından önemli bir iş.

- Gonca: Yahu millet neler yaşıyor yurtdışında. Mesela Justin Bieber’ın görmediğimiz yeri mi kaldı? Kıvanç mis gibi açıklama yapmasına yapmış da, bu ünlü olmanın getirdiği tuhaf bir psikoloji var. Kalkıp da “Yahu canım istedi, can bu can. Hayata bir kere geliyorum” diyemezsin ki! Herkes her zaman sizin görmeyi arzuladığınız şekilde yaşamaz hayatı. 

Justin der mi “Ülkemiz gergin zamanlarda, o zaman ben de evde soyunayım?” (Gülüyor) Ama artık Kıvanç’ı daha da huzursuzlaştırmanın bir anlamı yok, gerçekten öpüp alnımıza koymamız gereken bir jön!

"Aranızda küçük bir entel fasulye gibi kaldım"

Vay be, yerimde gözün var demek Seray. (Kahkahalar) Haydi o zaman başlayalım; daha önce Kerem Bürsin ve Serenay Sarıkaya’nın reklamlarında oynadığı firmanın yeni yüzü Çağatay Ulusoy olacakmış. Bu iş için 1 milyon lira alan Çağatay, çekimleri dünyaca ünlü fotoğraf sanatçımız Mert Alaş’ın yapmasını ve kendisine Gigi Hadid’in eşlik etmesini istemiş. Firma bütçeyi kabul etmeyince de Ulusoy rivayete göre ortalığı birbirine katmış. Buyrun buradan yakın!

- Nur: Ay Mert Alaş mı? Ölüyorum ben o çocuğa, Instagram’da karşılıklı takipteyiz beybi, hep yazışıyoruz...

- Kenan: Gerçekten böyle uçuk şartları mı varmış?

Neye ve kime göre uçuk olduğu tartışılır ama evet bunları istediği söyleniyor...

- Gonca: Çağatay acaba niye o mankeni istemiş? Sebebini bileyim de bir oyuncu olarak bundan sonra kendi kapris formülasyonumu ona göre ayarlayayım. (Kahkahalar) 

- Kenan: Açıkla işte, dediğin gibi oyuncusun sonuçta. Hayattan kopmuşsun kızım sen, entel olacağım ayağına...

- Gonca: Ben aranızda küçük bir entel fasulye gibi kaldım. Vallahi bu durumu beş kişi değil, beş bin kişi bir araya gelse çözemez. 

- Nur: Çağatay bütün bunları isterken ne içmiş acaba?

- Seray: Neden istemesin ki çocuk Mert Alaş’ı? Bu bir kapris değil bence! Sete giderken kendi makyözünü, kendi kuaförünü de tercih edebilir. Sonuçta bir oyuncu onu en iyi gösterecek ekibi isteme hakkına sahiptir.

- Kenan: İsteme hakkına tabii ki de sahip fakat talepleri yerine getirilmedi diye ortalığı birbirine kattıysa, orada bir dur diyeceksin arkadaş! Bu arada hâlâ Gonca Hanım’ın bir oyuncu olarak Çağatay’la ilgili yorumlarını alamadık. 

- Gonca: Bir kere soru Çağatay değil! Onun masaya koyduğu şartlar Kenan Abicim...

- Kenan: Ama sen de iyi oyuncusun...

- Gonca: Eee?

- Kenan: Sen en son ne zaman böyle şeyler talep ettin?

- Gonca: Ben ne zaman bir çay istedim de getirmediler ki? Şaka bir yana kadınlara bu kadar iltimas göstermezler zaten. Erkek oyunculara göre hem daha az para alıyoruz hem de sette ciddi bir baskı altında çalışıyoruz. 

- Nur: Ay Mert Alaş mı dediniz? Niye istiyormuş?

- Seray: Aramıza hoş geldin Nur... (Kahkahalar)

Foto Galeri Videolar Son Dakika Haberler Video Kategori Foto Kategori Vehaber İletişim Künye Şikayet Menü