'Sağlık Bakanı doğruları söyledi, devlet yalan söyler mi?'

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında açıklamalarda bulunuyor.
'Sağlık Bakanı doğruları söyledi, devlet yalan söyler mi?'
2020-10-06 13:49:59   Güncelleme: 2020-10-06 13:49:59    

Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından satır başları şöyle:

Tam bir dert yumağına dönmüş Türkiye’de sorunların çözümü için parlamentoda en azından sorunlara katkı vermek adına vatandaşlar en azından sorunların çözümü için partilerin katkı vermelerini istiyorlar. Sizin sorunlarınızın çözümleri için hangi partiden teklif gelirse gelsin, buradan açık imza veriyorum, katkı vereceğiz. Böyle bir teklif gelmezse sizin sorunlarını çözmek için CHP’li milletvekilleri kanun teklifini hazırlayıp TBMM’ye getirecekler, sonra o sorunla ilgilenen kanaat önderleriyle görüşüp sizin sorunlarınız için çözüm üretiyoruz diyeceğiz.

Azerbaycan toprakları işgal altında olan bir devlet. Uluslararası hukuka aykırı olarak toprakları işgal edildi. 30 yıldır bekliyor işgal ne zaman sona erecek diye. Bu çatışmada 83 milyon olarak yüreğimiz Azerbaycan ile. Onları seviyoruz, haksızlığa karşıyız. Uluslararası hukuk Azerbaycan'ın hakkı olduğunu söylüyor.

Birliği ve bütünlüğü koruyarak bir işgalin sona ermesini arzu ederek bu olayın sonlanmasını istiyoruz. Sayın Aliyev bu konuda gayet anlaşılır bir mesaj verdi. İşgal ettiğiniz topraklarımızdan çekiliniz ve özür dileyiniz dedi. Bizim Ermenistan halkıyla bir sorunumuz yok ama Ermeni yönetimiyle bir sorunumuz var dedi. Bu arada sivillerin hedef alınması çok acı bir olay.

Sorunlar nasıl çözülür? Demokrasi içinde çözülür. Parlamentoya seçilerek geliyoruz. Vatandaşlar seçiyor. Seçilenler sadece biz değiliz. Belediye başkanları, belediye meclis üyeleri aynı şekilde seçiliyor. Dolayısıyla demokrasi bizim için vazgeçilmez.

Eğer siz gazeteciyi hapse atarsanız yazı yazdı diye, farklı düşündü diye siyasetçiyi hapse atarsanız bu doğru değil. Bu tür olaylar Türkiye'de demokrasinin olmadığına yönelik inancı uluslararası arenada güçlendiriyor. Demokrasi yok, tek adam rejimi var biz bunu söylüyoruz zaten. Gazeteciler, STK yöneticileri, siyasetçiler, askeri öğrenciler var... Biz her koşulda demokrasiyi savunmak zorundayız.

Baroların kendi seçimlerini yapmasıyla ilgili yasak getirildi. Yasaya aykırı düzenlemeler yapıldı. Bir akıl tutulması var. Miting serbest ama baroların seçimi yapması yasak. Kargalar bile güler.

Demokrasinin bir başka özelliği de seçimle gelenin seçimle gitmesidir. Eğer siz halkın oyunu alan bir kişiyi halkın iradesini bir tarafa atarak onu bulunduğu makamdan alıp kayyım atıyorsanız bu ülkede demokrasi yoktur. Üstelik seçimle gelen belediye başkanı daha önce aynı suçtan aynı olaydan ötürü gözaltına alınmış, hapis yatmış, çıkmışsa olay çok daha vahim durumdadır. Bunu sadece son olaylarla ilgili söylemiyorum.

Sayın Davutoğlu istifa ettirildiğinde de aynı açıklamayı yaptık. Bir yerde adaletsizlik varsa adaletin standardı olmaz. Adaletsizlik kime karşı yapılmışsa sesinizi ona karşı yükselteceksiniz. Demokrasiler çifte standardı kabul etmez. Diyorlar ki, gözaltına alınanlar HDP'liler ya da başka partiden... Bir haksızlık varsa ve siz ona itiraz etmiyorsanız burada adaletsizlik var demiyorsanız o zaman haksızlıklar karşısında susan dilsiz şeytandır.

Balyoz - Ergenekon olaylarını hatırlıyorsunuz değil mi? O dönemde bizi suçladılar, kim haklı çıktı? Biz haklı çıktık.

Sağlık Bakanı doğruları millete söyledi. Şimdi ben vatandaşlarıma sesleniyorum. Devlet yalan söyler mi? Türkiye Cumhuriyeti devletinin sözcüsü pozisyonundaki bir kişi Türkiye ve dünyaya yalan söyler mi? Devletin bir itibarı, saygınlığı var.