'Yeni bir dünya düzeni kurulmasına öncülük etmenin sorumluluğuna talibiz'

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti 7. Olağan Kongresi'nde konuşuyor.
'Yeni bir dünya düzeni kurulmasına öncülük etmenin sorumluluğuna talibiz'
2021-03-24 11:52:23   Güncelleme: 2021-03-24 13:15:59    

rdoğan'ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

- Alem düşman kesilse, gönül senden vazgeçmez, Adıyaman hoş geldin. Açtığın kutlu kapılar sonsuza dek kapanmaz, Bitlis hoş geldin. Her köşesi güzellik dolu cennet şehrim, Bolu hoş geldin. Fırat'ın türküsünü en güzel gakkoş söyler, Elazığ hoş geldin. Bir ömrün yetmediği İstanbul, hoş geldin. Dünyada biriciksin, İzmir hoş geldin.

- Vatan toprağının her karışını alın teriyle sulayan çiftçimizi, esnafımızı, her meslekten kardeşimizi selamlıyorum. Hangi inançtan, hangi kökenden, hangi mezhepten, hangi meşrepten olursa olsun bu ülkenin 84 milyon insanının her birini selamlıyorum. Canlarını ortaya koyan tüm şehitlerimizi, gazilerimizi, tüm kahramanlarımızı selamlıyorum. Sizlerin şahsında gözü ve kalbi Türkiye'nin üzerinde olan, bugün bu salonu en az sizler kadar heyecanla takip eden herkesi selamlıyorum.

- Yalnız sana ibadet eder, yalnız senden yardım dileriz. Bizi doğru yola ilettin. Gazaba uğrayanların ve sapmışların yoluna değil. Duamızı kabul buyur, elimizi boş çevirme Allahım. Her işimizi olduğu gibi milletimize, ülkemize hizmet mücadelemizin yeni bir safhasının adımı olarak gördüğümüz kongremize Rabbimize niyazla başlıyoruz. 

- Eksikten ve yanlıştan münezzeh olan sadece ve sadece Rabbimizdir. Biz fanilerin elbette hatası ve eksiği olmuştur, olacaktır. Önemli olan her zaman istikameti doğru, kalbi ferah, yüreği sağlam, azmi güçlü tutmaktır. Gerisi Allah'ın takdiri ve milletimizin tespit ve takdiridir. Niyet hayr, akıbet hayr diyerek yaptıklarımız ve yapacaklarımızın muhasebesini milletimize arz etmek istiyoruz. MHP ve Genel Başkanı Devlet Bahçeli'ye şükranlarıma sunuyorum, mücadelemizin saflarını tahkim ettik ve genişlettik. Hangi partiden olursa olsun Cumhur İttifakı'na destek olan her bir kardeşime ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Türkiye'yi önce 2023 hedeflerine, ardından da 2053 vizyonuna inşallah Cumhur İttifakı ile ulaştıracağız.

- Büyük rüyalar gördük. Bu rüyaların ardından gitmek bize medeniyetimizin emridir. Milletimiz yaşadığı onca badireye rağmen ayakta kalmayı ve yeniden şahlanışa geçmeyi bu vasfı sayesinde kazanmıştır. Tek parti faşizminden, darbe ve vesayet cenderesine, bunların yol açtığı krizlerle bölgesel ve küresel tehditlere kadar nice zorlu mücadeleyi aynı anlayışla yürüttük. Türkiye'yi demokraside ve kalkınmada dünyanın en ileri ülkeleri seviyesine getirmek için attığımız her adımda gücümüz ve milletimizin binlerce yıllık birikiminden aldık. 

- Ülkemizi kendi sıkıntılarıyla meşgul ederek son iki asırdır köklü değişimlerin dışında tutanlar, yine aynı oyunun peşinde. Gençler, bu defa farklı bir Türkiye var. Bu defa kökenine, inancına, meşrebine bakmaksızın 84 milyon vatandaşıyla 'Tek millet' diyen bir Türkiye var. Rengini şehitlerin kanından alan, bayrağını en tepeye dikmekteki kararını 'tek bayrak' diyerek haykıran bir Türkiye var.

- Ellerinden gelse yağmurlu havada ülkemize bir su vermeyecek olanların yeni dayatmalarla karşımıza çıkması bizi yolumuzdan döndüremedi. Ahdediyorum, yine döndüremeyecektir.  'İman varsa imkân vardır' inancıyla, 21. yüzyılın kapılarını, hem milletimiz hem tüm insanlık için açmak için yola çıkıyoruz.

- İnsanın fıtri güzellikleri üzerinden yeni bir dünya düzeni kurulmasına öncülük etmenin sorumluluğuna talibiz.

- Türkiye ne zaman demokrasi ve kalkınma hamlesine girse içeriden ve dışarıdan karşısına engeller çıkarılıyor. AK Parti milletimizin tarih ve medeniyet iddiasının temsilcisi olarak iktidara geldiğinde karşımızda her şeyiyle tel tel dökülen bir ülke vardı. Huzurumuz kaçıktı. Ama hamdolsun inancımız ve umudumuz dip dibeydi. AK Parti, milli iradenin üstünlüğünü tam manasıyla tesis ederek demokrasimizi güçlendirdi. AK Parti kesintisiz reformlarıyla ülkemizin muasır medeniyetler seviyesine çıkma mücadelesini adım adım ileriye taşıdı. Bu tarihi dönüşümü en güzel rakamlar anlatıyor.

- Üniversite harçlarını biz kaldırdık biz. Bay Kemal, siz kaldırmadınız biz kaldırmadık. Harçlarla ilgili konuşanlar, bağırıp çağıranlar önce bu harçları kim kaldırdı diye sormaları lazım.

- PKK başta olmak üzere tüm terör örgütlerini hezimete uğratarak ülkemiz sınırlarında eylem yapamaz hale getirdik. Muhtarlarımızın özlük haklarında en çok iyileştirmeyi biz yaptık. Bay Kemal özel kalem müdürleri atayacağız diyor. Gelirsen bu atamaları da yaparsın. 

 

- Son bir kaç gündür piyasalarda yaşanan dalgalanmalar, Türkiye ekonomisinin temellerini, gerçek dinamiklerini, taşıdığı potansiyeli ve yarınını kesinlikle yansıtmıyor.

- Türk sanayisi, salgın dönemindeki performansıyla direncini ve gücünü bir kez daha ortaya koymuştur.  Kamu maliyesi ve finans sektöründeki göstergeler, gelişmiş ve gelişmekte olan pek çok ülkeye göre daha sağlam bir yapıya sahip olduğumuza işaret ediyor.

- Bir süre önce açıkladığımız ekonomideki reform programımızın politikalarını ve takvimini dün akşam itibarıyla ilan ettik.  Şimdi artık vakit, daha çok çalışma, üretme, gaza basma, hedeflerimize yürüme vaktidir. 

- İktisadi temeli olmayan hareketlere karşı ülkesinin yanında yer alarak, güven ve istikrar mesajımıza sahip çıktıkları için milletimizin tüm fertlerine ayrıca teşekkür ediyorum.

- Sadece kendilerini güvende hissetmek amacı ile evlerinde döviz ve altın tutan vatandaşlarıma buradan bir çağrıda bulunuyorum.  Bu vatandaşlarımdan, milli servetimiz olan evlerindeki döviz ve altını, çeşitli finans araçlarına yatırarak, ekonomiye ve üretime kazandırmalarını istiyorum. 

- Finans kuruluşları, özellikle de katılım finans şirketleri, bu altın ve dövizler için müşterilerine, onları memnun edecek getiri sağlayabilecek alternatifler sunuyor. 

- İş insanlarımıza da, 30 Haziran’a kadar devam eden varlık barışından yararlanarak, yurt dışındaki kaynaklarını ülkemize getirebileceklerini tekrar hatırlatıyorum. Herhangi bir endişeye gerek yok. Biz kendilerinin garantisiyiz.

- Ülkemize yatırım yapan uluslararası yatırımcılara ise, Türkiye’nin gücüne ve potansiyeline güvenmeleri çağrısında bulunuyorum.  Esasen, bu çağrının somut göstergeleri de vardır. 

- Geçen yıl ülkemizde yeni açılan işyeri sayısı 103 bine yaklaşırken, kapanan sayısı 16 binin altında kaldı.  İş yapma kolaylığı endeksinde 2002 yılında 175 ülke arasında 84’üncü sırada olan ülkemiz, geçtiğimiz yıl 190 ülke arasında 33’üncü sıraya yükseldi. 

- Türkiye’de 2010-2020 arasında kurulan 75 bin 699 adet uluslararası sermayeli şirketten, toplam sermayesi 39 milyar lirayı bulan 11 binden fazlası, salgına rağmen geçtiğimiz yıl faaliyete başladı. 

- Şimdi buradan soruyorum; hangi uluslararası yatırımcı geleceğine güvenmediği bir ülkeye gelip şirket kurar ve o ülkenin vatandaşlarıyla iş ortaklığı yapar?

- Aynı şekilde, ülkemizde dünyanın hemen her devletinden 200 bin uluslararası öğrenci eğitim görüyor. Soruyorum, hangi ana-baba evladını geleceğine güvenmediğini, huzurundan ve güvenliğinden emin olmadığı bir ülkeye 4-5 yıllığına eğitime gönderir?

- Siz içeride birilerinin 'battık, bittik, yıkıldık, öldük' diye terane tutturduğuna, kendi ülkelerini kötüleme yarışına girdiklerine bakmayın…  Bunlar kendi ülkelerinin ve milletlerinin felaketinden iktidar devşirme hevesinde olan, gözlerini kin ve nefret bürümüş, kifayetsiz muhterislerdir. 

- Türkiye gücünü, ekonomisinin sağlam altyapısından, üretiminden, yetişmiş insan kaynağından, girişimcilerinden, ihracatçılarından; velhasıl reel ekonomisinden alan bir ülkedir. 

- Dinamik iktisadi yapımızla, mali disiplinimizle, serbest piyasaya ekonomisine bağlılığımızla, her türlü şoka dayanıklı olduğumuzu defalarca ispatladık. 

- Gördüğünüz gibi, her başlığı birkaç cümleye sığdırmamıza rağmen, 19 yılda ülkemize kazandırdığımız hizmetleri saymakla bitiremedik. Henüz burada hiç sözünü etmediğimiz yüzlerce, binlerce başlıkta, her biri diğerinden göz kamaştırıcı eser ve hizmet icmallerimiz, dökümlerimiz, rakamlarımız bulunuyor. 

- Esasen bugünkü gündemimizde daha pek çok mesele var.  Gündemimizde, gerek 2023 hedeflerimiz içinde yer alan, gerekse gelişen ve değişen ülke ve dünya şartlarına göre sürekli ürettiğimiz yeni programlarımız, projelerimiz, hazırlıklarımız var. 

- Gündemimizde, yeni ve sivil Anayasa çalışmalarının çerçevesini oluşturacak ilkeler var.  Gündemimizde, hukuk ve ekonomi reformlarımızın uygulama programları var.  Gündemimizde, aile-eğitim-kültür merkezli yeni milli uyanış ve yükseliş ahdimiz var. 

- Gündemimizde, dış politikada, ülkemizin hak ve menfaatlerinden taviz vermeden, diyalog ve huzur odaklı siyasi duruşumuzun temel parametreleri var.  Gündemimizde, salgın sonrası yeniden şekillenecek dünyaya ve ülkemizin orada alacağı konuma dair değerlendirmelerimiz var. 

- Gündemimizde, ülkemizin önüne kurulan tuzakları birer birer aşarken, demokrasiden güvenliğe, ekonomiden kalkınmaya kadar bizi hedeflerimize ulaştıracak yol haritalarımız var.  Gündemimizde, teröriste terörist diyemeyenlerin riyakârlıkları var.  Gündemimizde, kadınlarımızın haklarını korumayı vicdanlarda değil, kâğıtlarda arayanlara söyleyeceklerimiz var. 

- Gündemimize, ülkemize karşı sergilenen çifte standartları hak ve özgürlük dayatması diye göstermeye çalışanların zavallılıkları var.  Gündemimizde, biz tüm taahhütlerimizi yerine getirdiğimiz veya getirme sözü verdiğimiz halde, Türkiye’ye ısrarla sırtını dönenlerin sinsilikleri var. 

- Gündemimizde, sırf ülkemizi hedef aldıkları için PKK’dan FETÖ’ye ve hatta DEAŞ’a kadar terör örgütleriyle iş tutanların acizlikleri var. Gündemimizde, son dönemde kesintisiz bir şekilde uğradığımız saldırılar ve bunların üzerine gelen salgın yükü sebebiyle sıkıntıya düşenlere verdiğimiz ve vereceğimiz destekler var. 

- Velhasıl bizim gündemimizde ülkemizin ve milletimizin bugününe ve geleceğine dair her mesele var. Buradaki her başlık üzerinde saatlerce konuşulmayı, tartışılmayı gerektiriyor. 

- AK Parti Kongresi, tam da bunun yeridir.  Ancak, salgın şartlarında, il kongrelerimiz gibi büyük kongremizi de, hem milletimizin, hem de bu salonda bir araya geldiğimiz sizlerin sağlığını düşünerek gerçekleştirmek durumundayız.  Bunun için bugün, sadece birkaç başlık üzerinde kısaca duracak, diğer hususları, milletimizle bir araya geleceğimiz diğer vesilelere bırakacağız. 

- İlk olarak yeni ve sivil Anayasa teklifimizle ilgili yaklaşımımızı sizlerle paylaşmak istiyorum.  Türkiye’nin neredeyse iki asrı bulan Anayasa arayışında, milletimizin içine sinen ve dört elle sarılacağı, sahipleneceği bir metne kavuşamadık.  Anayasa çalışmalarımızın tamamı, olağanüstü dönemlerde, olağanüstü şartların dayatmasıyla ve olağanüstü yöntemlerle yapılmıştır. 

- Milletin tüm kalbiyle içinde olmadığı bu süreçlerde ortaya çıkan Anayasa metinleri de, daha ilk günden itibaren hep tartışılmalı olmuş, hep değişiklik talepleriyle karşı karşıya kalmıştır.  Mevcut Anayasamız, 1960 darbesiyle ilk şekli verilen, 1980 darbesinin ardından da yeniden yoğrularak milletimizin önüne konan bir metindir. 

- Darbenin üzerinden silindir gibi geçtiği, terörden bezmiş, ekonomik sıkıntıların altında ezilmiş bir halka silahların gölgesinde onaylatılan bu Anayasa, lafzı ve ruhuyla arkasındaki vesayetçi güçlerin eseridir.  İki asırlık Anayasa geçmişimize baktığımızda aşağı yukarı her çeyrek asırda yeni bir Anayasa’yla karşılaşıyoruz.  1982 yılında kabul edilen mevcut anayasamızın üzerinden 29 yıl geçti. 

- Yani bu Anayasa, tarihi periyodu içinde de artık geçerliliğini kaybetmiştir.  Üstelik bu süre zarfında, Anayasanın neredeyse değişmeyen maddesi kalmadığı halde, yine de ortaya ülkedeki herkesi kucaklayacak bir metin çıkmadı. 

- Esasen, dünyaya baktığımızda da Anayasaların daha sık değişiğini görüyoruz.  Anayasaları uzun yıllar boyunca değişmeyen ülkeler ise, bu istikrarı, nispeten soyut ve sade metinlere sahip olmalarına borçludur.  Türkiye’nin yeni ve sivil bir Anayasa’yı tartışması, hem kendi tarihimizin, hem de gelişen ve değişen dünya şartlarının kaçınılmaz bir gereğidir.

- Nitekim, yeni ve sivil Anayasa teklifimiz, fikri temeli olmadığı için dikkate almayı gerektirmeyen kimi sığ itirazlar dışında, her kesimde olumlu yankı bulmuştur. Peki, biz nasıl bir yeni Anayasa istiyoruz? Bizim baktığımız yerden, bu sorunun tek bir cevabı vardır:  Milletimiz nasıl bir Anayasayla yönetilmek istiyorsa, biz de işte öyle bir Anayasa istiyoruz. 

- Dolayısıyla;  Bu yeni Anayasanın ruhunda millet, yani insan olmalıdır.  Bu yeni Anayasanın merkezinde insanın huzuru, refahı, mutluluğu yer almalıdır.  Bu yeni Anayasanın özü, tüm değerleriyle, farklılıklarıyla, zenginlikleriyle, hayalleriyle 84 milyon vatandaşımızın tamamını içermelidir.  Bu yeni Anayasanın temelinde, ülkemizin gücü, güvenliği, istikrarı, kazanımları ve elbette hedefleri bulunmalıdır. 

- Bu yeni Anayasa, 'İnsanı yaşat ki devlet yaşasın' diye ifade ettiğimiz kadim devlet anlayışımızla inşa edilmelidir.  Bu yeni Anayasa, ilhamını ihtişamlı geçmişimizden alan, yönü Türkiye’nin geleceğine dönük, toplumun birlikte yaşama ve geleceğini birlikte kurma iradesinin ürünü asırlık bir sözleşme, bir vizyon belgesi olmalıdır.  

- Bu yeni Anayasa, üstat Cemil Meriç’in söylediği gibi, 'muhteşem bir maziyi daha muhteşem bir istikbale bağlayan bir köprü' kurmalıdır.  Velhasıl yeni Anayasa, darbecilerin, vesayetin, şu veya bu dengenin değil, doğrudan milletin Anayasası olmalıdır.  Elbette ütopik veya bürokratik değil, millet mahreçli yeni bir Anayasa hazırlamak kolay değildir. 

- Daha önce bu çerçevede çeşitli girişimlerimiz oldu.  Maalesef, siyasi iklim yeteri kadar uygun olmadığı için, bu çalışmalarımız hep yarım kaldı.  Buna rağmen 2011’deki Anayasa tecrübesinin ülkemize önemli kazanımlar sağladığını düşünüyoruz.

- Türkiye’nin bugün, yeni bir Anayasa için, hiç olmadığı kadar hazır olduğuna inanıyoruz.  Bu çerçevede, Cumhurbaşkanlığı bünyesinde, AK Parti Genel Merkezinde, akademi dünyasında, çeşitli sivil toplum kuruluşları nezdinde yürüyen, hepsini de yakından takip ettiğimiz çalışmalar var. 

- Aynı şekilde diğer partilerin ve ilgili kuruluşların da benzer hazırlıkları olduğunu biliyoruz. Bunlar, önce ilkeler, sonra somut metinler düzeyinde belirli bir olgunluğa geldiğinde bir araya getirilecek ve milletimizin gözü önünde tartışmaya açılacaktır. 

- Bir başka ifadeyle, yeni Anayasa, açık ve şeffaf bir sürecin ürünü olarak hazırlanacaktır.  Yeni Anayasa çalışmalarında bu safhaya önümüzdeki yılın ilk diliminde ulaşmayı hedefliyoruz.  Mümkün olan en geniş mutabakatla ortaya çıkacak yeni Anayasa metni de, mutlaka milletin onayına sunulacaktır. 

- Buradan, siyasi partiler başta olmak üzere, yeni Anayasa konusunda sorumluluk üstlenecek herkese çağrıda bulunuyorum.  Gelin; ideolojik, zümrevi ve kişisel tüm bagajlarımızı, duvarlarımızı, şerhlerimizi bir kenara bırakarak, Türkiye’yi en az bir asır boyunca taşıyacak lafza ve ruha sahip yeni bir Anayasaya kavuşturalım. 

Biz buna varız ve hazırız.  Yeni Anayasa sürecinin ülkemize ve milletimize şimdiden hayırlı olmasını temenni ediyorum.